Piyasanın Tasarım Anlayışı Nasıl Geliştirilir?





          
       


       
     


      “Geliştirilemez” deyip konuyu kapatasım var ama öte yandan şeytan dürtüklüyor yaz diye. Günlük koşuşturma içinde olan yurdum insanını doğrudan ilgilendirecek bir makale değil aslında bu. Yalnızca ilgilenenleri ve reklam–tasarım camiasında bu işi sürdürdüğünü söyleyenleri alakadar edebilecek bir noktaya değinmek istiyorum.


      Eve Doğru Gidiyorsunuz…

      Bir kasap dükkanına girdiniz ve herhangi bir harcama yaptınız. Çıkarken de kasap elinize kartvizitini sıkıştırıverdi. Varsayalım ki beğeni anlayışınız yeterince olgunlaşmıştı ve kartı incelerken tüm unsurların karışık yerleştirildiğini gördünüz. Gereksiz leke ve gradient kullanımları, yazıların okunurken zorluk çıkarması, rahatsız edici renk seçimleri ve buna benzer bir çok hatanın kartviziti amacından uzaklaştırdığını fark ettiniz. Biraz daha yürüyüp yatak odanızın patlayan ampulünü değiştirmek için elektrikçiye, ampul almaya gidiverdiniz. Onun da kartvizitini tuttuğunuzda benzer yanlışlar gözünüzden kaçmadı ve son olarak pide alma niyetiyle fırına uğradığınızda ekmek kağıdına zımbalanmış o kartvizitte de durum değişmemişti.
   
      Bu noktada sizi düşündüren şuydu: Aynı tarz, aynı biçimler, aynı yazı karakterleri ve görünüşe göre CorelDraw’da 300 saniyede tamamlanmış aynı tasarımlar bölgedeki esnafın çoğuna yapılan işlerde kendini yineliyordu. Eğer merakınıza yenilip o çevrenin reklam çalışmalarını yapan tabelacı – reklamcı kırması yere gitseydiniz ve bu tekdüzeliğin sebebini sorsaydınız büyük olasılıkla (karşı tarafın tekdüzeliğe düştüğünü kabullendiğini varsayarsak) size vereceği yanıt müşterinin bu durumdan rahatsız olmadığı ve tam tersine “bize bir kartvizit” yap diyerek talepte bulunduğu ve onca iş arasında 10 liralık kazançlar için bunun hemencecik yapıldığı olurdu. Verilen bu yanıtlar ve oluşmuş bu yapı Türkiye’nin her yerinde kendini göstermektedir. Fakat tüm dünyaca kabul gören bir gerçektir ki; nitelikli tasarım anlayışına sahip olmak kar amacı güden küçüklü büyüklü bütün kuruluşların kazançlarının daha fazla yükselmesini sağlamaktadır! Bu olgunun, kasaptan otomobil firmasına kadar her kuruluş için kullanışlı olduğunu ifade ederim. Kaldı ki; hizmetin, ürünün, markanın kısacası tasarımın güzelliği, iki meslektaşın rekabet gereği birbirlerine olan üstünlük ve tercih edilme yarışlarında önemli bir hızlandırıcı unsurdur. Asıl meselemiz bu bilinci yurttaşlarımıza ve özellikle reklamcı olduğunu iddia eden insanlarımıza aşılamaktır. Bilhassa reklamcı, tasarımcı ve hatta tabelacı dostlarımız, mesailerinden sonraki uygun zamanlarda iş yerlerini bir adım öteye nasıl taşıyabileceklerini düşünmek ve araştırmak üzere sakin bir yere doğru gitmelidirler. Mesela eve doğru.


      Açtırma Kutuyu, Söyletme Kötüyü

      Ana başlıkta yazan soruyu cevaplamadan önce kısa bir bilgiye değinmek istiyorum. 2012 Temmuz’unda Forbes Dergisi’nin resmi web sitesinde bilim yazarı ve halk eğitimi uzmanı David DiSalvo’nun “Kaybetmemizin on nedeni” adında bir yazısı yayımlanmıştı (http://www.forbes.com/sites/daviddisalvo/2012/08/07/the-10-reasons-why-we-fail/). DiSalvo bu yazısında iç ve dış öğelerin bizi, iş yaşamımızı ve günlük hayatımızı nasıl etkilediğini on maddede açıklıyordu. Sayfayı görüntülediğinizde 6. maddenin göze çarptığını fark edecek ve bizim piyasamızın durumunun tarifinin de burada yatmakta olduğunu anlayacaksınız.

      -You think there must be a pre-established role for your life, and you might be screwing with it.”

   “Hayatınızda önceden yazılmış bir kader olduğunu düşünüyor ve bundan kaçamayacağınızı düşünüyorsunuz.”

      Toplumumuzda eskiden beri süre gelen arabesk “alnımıza bu yazılmış, hiçbir şeyi değiştiremeyiz” tarzı bakış açıları insanlarımızın düşünce biçimlerini ciddi yönde etkilemiştir. Yaşamın her alanına yayılan bu kaderci etki kendisini ister istemez iş dünyasında da gösterince, yapılan işin geliştirilmeye gerek olmadığı, gelişimin en başta Allah’tan gelmesi gerektiği, böyle olmayınca verilecek mücadelelerin de sonuçsuz kalacağı yönündeki anlayışlar patlak vermiştir. Sonuç olarak çalışmayan, üretmeyen, tembel bir toplumun temelleri atılmıştır. Söylediklerime bağlı olarak piyasanın tasarım anlayışının gelişmemesinin bir nedenini de bu türdeki yaklaşımlar oluşturmaktadır. Çünkü tasarım demek çaba sarf etmektir, tasarım demek ter dökmektir, tasarım demek kafa patlatmaktır. İşte o yüzden 5 dakikada yapılan kartvizitler, logolar, ve broşürler (afedersiniz broşür 25 dakika sürebiliyor) piyasaya hükmetmeye başlamıştır.

      “Elimden gelen ne varsa sonuna kadar yaptım. Tekrar ve tekrar denedim. Olmayınca çözüm yolları bulmaya devam ettim. Yapacak başka bir şey kalmamışsa işte o zaman bu kaderdir, benim için hayırlı olandır.” Şeklinde düşünmek takdire daha şayan olmaz mıydı?


        Çernobil’in Etkileri

      Hızlı, ucuz ve kalitesiz işin yayıldığı bu piyasanın olumsuz etkilerini en çok çekenlerin başında; tasarım eğitimi almış, akademik alanda bir öğrenim görmemiş olsa bile kendi uğraşıyla ter dökmüş insanlar gelmektedir. Batıya nazaran ülkemizdeki yüksek öğrenim değeri her ne kadar alçakta kalsa da eğitim gören arkadaşlarımızın ortaya koyduğu zaman, emek ve para yadsınamazdır. Geçinebilmek amacıyla para ihtiyacı duyan ve bu tür işletmelerde çalışmak zorunda kalan eğitimli, işinde ehil kişiler ne yazık ki gördükleri öğrenimi zaman ve vizyon kısıtlılığı nedeniyle verimli yönde değerlendirememektedirler.


      Öncü Çok Konuştun! Çözümün nedir?

     Eğitim! Çocuklarımızı eğitirken onları olayları farklı yönlerden değerlendirmeye, analitik düşünme biçimine özendirmezsek bu perişanlık katlanarak gidecektir. Çocuklar farklı alanlarda uzman olmayacak olsa bile en azından fikir ve deneyim sahibi olmaları ileriki yaşamlarında kendilerine çok fazla şey katacaktır. Bu yüzdendir ki beden eğitimi, müzik, resim iş gibi dersler okul müfredatlarında yer bulmuştur. Nitelikli tasarımcı olmak çok faklı düşünmeyi, at gözlüklerini çıkarmayı ve bir yere körü körüne bağlanmamayı gerektirir. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi onlar özgürlüklerine düşkün insanlardır. Bu yüzdendir ki çokça reklam ajansı ve piyasada boy gösteren reklam işletmelerinin neredeyse çoğu, istikrarlı biçimde işe gelen bir Grafik Tasarımcı bulamamaktan muzdariptir. Çalıştığım yerlerin en az altısında bunu bizzat deneyimleyerek gördüm. Durumun böyle olduğunu bilen işletme sahipleri algılarını açıp kendilerini bu müşkülattan biraz olsun çekebilirler. Zaten hepsi kral tasarımcıdır! Amma ve lakin “Çaykovski’nin eserlerini çok beğeniyorum” dediğinizde, “Sen de ne buluyon şu komünistlerde” karşılığını veren zihniyetlerin hakim olduğu piyasanın geleceğini iyi görmüyorum. Öncü sen komünist misin? He baba ben komünistim. Oldu mu?

      Eğitim! Yaş iken eğilemeyen şimdiki büyüklerimiz için de basit çözümlerimiz mevcut. Çalışmalarını bir çok yönden yetersiz bulduğumuz insanlara kendilerini geliştirmeleri konusunda telkinde bulunmalıyız. Üstelik bunun için paralar harcayıp kurslara gitmelerine ya da üniversite sınavlarını kazanıp okullarda dirsek çürütmelerine gerek olmayacaktır. İnternet yoluyla nitelikli çalışmaları onların e-posta adreslerine gönderebilir, yararlı örneklerin uzantılarını atabilir, tavsiyelerde bulunabilir, ilgili yazı ve makaleleri paylaşabilir, kaliteli işlerimizin getirdiği başarıları ve olumlu yankıları onlara aktararak bir çok insanı güdüleyebiliriz. “Anlatıyorum ama Nato kafa, Nato Mermer” demeyin ne olur. Sizleri illaki dinleyecek, önerilerinizi kulak ardı etmeyecek birkaç tanıdığınız vardır şu memlekette. İşin güzel tarafı bu ilacı o arkadaşlarımıza bir kere tattırdığımızda kendileri istese de önceki türden işlere dönmek istemeyeceklerdir.

      Eğitim! Yeni başlayan gençlerimizin algılarını da bu yönde geliştirirsek gelecek için çok iyi bir adım atmış olacağımızı anlayın.


      Bitiriyorum…

      Bu yazıda vurgulamak istediğim, piyasanın mevcut tasarım ve beğeni kalitesini nasıl yükseltebiliriz sorusuna yanıt aramaktı. Günümüzde bir sürü Copy Center’da günde yüzden fazla logo, yüzden fazla afiş, yüzden fazla kartvizit, yüzden fazla broşür, yüzden fazla kitap kapağı, yüzden fazla kurumsal kimlik ve yüzden fazla bilmem ne tasarlanıyor, basılıyor. İşletme patronunun şahsıma söyleyeceği “Kardeşim sanane! Alan mutlu veren mutlu” şeklindeki serzenişlerinin ötesinde bir meseledir bu.

      İşlerini layığıyla yapan herkesi tenzih ederim.



      “Öğrenmek pahalıdır ama; bilmemek çok daha pahalı.”

H.Clausen


Kaynak :http://safakoncu.wix.com/ozgonul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Renk Kuramını Anlamanın Temelleri

Benzeşik Renkleri Anlamak

Tipografi Kurallarının Akıllıca Kullanımı