Hangi Yazıtipini Kullanmam Gerekir? - Yazı Yüzleri Seçimi ve Kullanımı için Beş İlke
Çoğu acemi için,
yazıtipini seçme görevi anlaşılmaz bir süreçtir. Seçenekleri anlamanızdan başka
yolu olmayan, bitmek bilmeyen sınıflandırmalarıyla, normal geleneksel görünen yazıtiplerinden tuhaf şekerci yazı tipine kadar uzanan sonsuz seçimler
gibi görünüyorlar. Doğru bir yazıyüzü seçmek, firma kuralları ile ham
sezgilerin karışımıdır ve o hissi geliştirmek yılların deneyimini ister. İşte
kullanım ve öğrenim tipografisi dersinde geliştirmiş olduğum, yazıtiplerini
seçmek ve kullanmak için 5 yönerge.
1-Havaya
göre giyinin
Yeni
başlayan öğrencilerimden çoğu, yazıtipi seçerken sanki dinleyecek yeni bir müzik
arıyormuşçasına geziniyorlar: her bir yazının kişiliğine değer biçiyor ve kendi
özel estetik değerlerini, bakış açılarını ve kişisel geçmişlerini ifade eden
özgün ve farklı bir şey arıyorlar. İşte bu yaklaşım çok fazla bireysellik
içerdiğinden dolayı şüphelidir.
İyi veya kötü bir yazı yüzü seçmek bir bakıma giyinmeye
benzer. Tıpkı yazıyüzlerinde olduğu gibi dışavurumcu ve havalı yazıyüzleri ile
kullanışlı ve çoğu duruma uygun yazıyüzleri arasında da farklar vardır ve bizim
işimiz koşullar için en doğru ayarı bulmaya çalışmaktır. Doğru ayarı bulmamanız
halinde yazıtipi seçimini acı tecrübeler eşliğinde yaşamanız gerekecek.
Benim en sevdiğim giysim ikinci el dükkanından satın
aldığım 70’li yılların ışıklı İspanyol paça pantolonuydu, ama gerçek şu ki,
artık bu pantolonu Cadılar Bayramı haricinde hiçbir yerde kullanamam. İşte her
tasarımcının da buna benzer bir kaç vazgeçilmez yazıtipi vardır. Örneğin ben
İspanyol paça pantolonumu daha çok sevebilirim ama kot pantolon daha rahattır.
Bilinmelidir ki her tasarımcının kot pantolon görevi gören yazıyüzleri vardır
ki onlar her şeyle iyi giderler, çevrelerine uyarlanmış görünürler; daha rahat
veya durum gereği daha resmi olurlar. Bu sayede onları gardıroptan her gün
alırsınız. Bunlar genellikle ağırlıkları (ince,
normal, kalın… gibi) ve biçimleri (yatık,
daraltılmış, vb.. ) olan yazıyüzleridir.
Düz karakterler arasında benim özellikle sevdiklerim:
Myriad, Gotham, DIN, Akzidenz Grotesk ve İnterstate; tırnaklılar arasında ise
Mercury, Electra ve Perpetua’dır.
(Helvetica
Neue gibi geniş yazı aileleri çeşitli fikirleri ve duyguları ifade etmede
kullanılabilir. Birlikte çalışmak için çok amaçlı ve rahatlatıcı olan bu tür
yazı yüzleri, tıpkı gardıroptaki kot pantolon gibidir.)
2-
Ailenizi Tanıyın: Yazıtiplerini Gruplamak
Buradaki pantolon
benzetmesi aslında bize ne tür bir dolap kurulacağı hakkında fikir vermektedir.
Sıradaki sorun ise karşılaştığımız farklı yazıyüzlerini zihinsel olarak
sınıflandırabileceğimiz bir yapı geliştirmektir.
Yazıyüzleri (Scotch
Modern, anybody…) gibi düzinelerce sınıfa ayrılabilirler, ama esasaında
günümüz manzarasında kullanılan yazıların çoğuna yönelik bir iş anlayışı
kurmamız için 5 sınıfın izini kaybetmememiz gerekiyor.
Aşağıdaki liste tüm karakter sınıflarının kapsamlı bir
derecelendirmesi olarak düşünülmemiştir. (Hoş
zaten Typedia’nın yazı sınıflandırması
“typedia.com//earn/only/typeface-classifications” gibi bu konunu üstesinden
gelen pek çok harika web sitesi bulunmaktadır.) Daha ziyade kilit gruplara
bir bakıştır. Şimdi gelin tırnaksız olan iki büyük gruba bir bakalım (Tırnaklar, harf bitimlerinin sonlarındaki küçük
çıkıntılardır).
1-
Geometric
Sans
Aslında
burada üç farklı grubu birleştiriyorum. (Geometrik,
Realist ve Grotesk), şimdi bunları tek bir varlıkmış gibi düşünebileceğimiz
bu gruplar, aralarında yeterince ortaklık bulundurmaktadır. Geometrik düz
karakterler, keskin ve sert geometrik biçimler üzerine kurulmuş yazı
yüzleridir. Geometrik Sans’ın tek harf biçimleri her zaman aynı genişlikteki
hareketlere sahiptir ve tasarımlarında bir çeşit “az ve öz” sadeliği bulundururlar. İyi tarafı; Geometrik Sans’lar
net, tarafsız, güncel ve evrensel olması; kötü tarafı ise; soğuk, gayri kişisel
ve sıkıcı olmasıdır. Klasik Geometrik Sans güzelce inşa edilmiş bir hava alanı
gibi etkileyici, yeni ve kullanışlıdır ama yaşamak istediğimiz yerin orası
olacağı konusunda iki defa düşünmek zorundayız.
Geometrik / Realist / Grotesk
Sans’lara örnekler: Helvetica, Univers, Futura,
Avantgarde, Akzidenz Grotesk, Franklin Gothic, Gotham.
2-
Humanist
Sans
Bu tırnaksız yüzler el
yazısından türetilmiştir. Bazılarıyla aynı derecede anlaşılır ve güncel görünür,
öyle ki insanın algılarını kökünden kavrar. Yukarda bulunan görseldeki “ t ” harfi ile Geometrik Sans’ın t’sini
kıyaslayın ve Hümanist t’sinin ne kadar çok ayrıntı ve özellik barındırdığını
not edin. İşte buradaki fark Hümanist
Sans’ın özüdür: Geometrik Sans genellikle olabildiğince basit olmak için
tasarlanmışken, Hümanist yazı tipinin harf biçimlerinde çoğunlukla daha fazla
ayrıntı, daha az tutarlılık ve sıklıkla daha ince ve daha kalın kenarlardan
oluşan bir yapı görülmektedir, çünkü bunun esasında bizim el yazımız
yatmaktadır. İyi tarafı, Hümanist
Sans’ın şu iki yönteme sahip olması: günümüze uygun, net ve vurgulu; kötü
tarafıysa zayıf, sahte ve kurumsal samimiyetsizliğe hizmet ediyor olması.
Hümansit
Sans Örnekleri: Gill Sans, Frutiger, Myriad, Optima,
verdana.
3-
Old
Style
“Venetian”
olarak da anılan, asırlardır gelişen kaligrafik biçimlerimizin sonucu olan en
eski yazı yüzlerimizdir. Eski tarz yazı yüzleri ince ve kalın arasındaki küçük
zıtlıklarla belirlidir ve eğri harf biçimleri sola yatmaya eğilimlidir (tıpkı kaligrafi eğimleri gibi)
Eski
usül yazıtiplerinin en iyi yanı klasik, geleneksel, okunaklı olması; en kötü
yanı ise…şey… aslında… klasik ve geleneksel olmasıdır!
Eski
tarz yazıtiplerine örnekler: Jenson, Bembo, Palentino ve özellikle,
kimsenin 150 yıldır düzeltmek için yeterince uğraşmadığı bir dönemde mükemmel
biçimde oluşturulmuş Garamond.
4-
Geçişken
ve Modern
İyi tarafı; geçişken ve güncel
yüzlerin güçlü, şık ve hareketli görünmesiyken; kötü tarafı ise görünüşleri
bakımından ne orada ne de burada olmalarıdır. Klasik olmak için aşırı göze
çarpan ve süslü, modern olmak içinse çok bıktırıcıdır.
Geçişken yazıyüzlerine
örnekler: Times New Roman, Baskerville
Güncel (Modern)
Tırnaklılara Örnekler: Bodoni, Didot
5-
Kalın
Tırnaklılar (Slab Serifs)
“Mısırlı”
olarak da bilinir (sebebini sormayın).
Kalın tırnaklılar son yıllarda moda haline gelen bir jokerdir. Kalın
tırnaklıların genellikle (ince ve kalın
arasındaki küçük karşıtlıklara oranla basit bir yapısı olan) bu yazı
yüzleri gibi kenarlıkları vardır ancak katı, dikdörtgen ayakkabılar ile bir
sona bağlıdır. Kalın tırnaklıların oldukça özel ve epey aykırı ilişkiler
ilettikleri duygusuyla bir aykırı değer oldukları kabul edilir. Bu bazen bir
düşünür, bazen bir kabadayı, bazen bir belalı, bazen bir gıcık, bazen bilgiç,
bazense bir kovboy özelliklerindedir. Rockwell gibi ağır yazıyüzlerinin
kullanılması durumunda otorite algısı taşıyabilirler ama ayrıca epey arkadaş
canlısı da olabilirler. Çoğu kalın tırnaklılar şehirli bir karakteri (Rockwell, Courier ve Lubalin gibi)
ifade eder gibi görünseler de, farklı bir ortamda uygulandıklarında (özellikle Clarendon) bu dönemdeki
fotoğraflardan görünen Amerikanvari, kırsal ve yerel algılamaları vurgulu
biçimde çağrıştırırlar. Kalın tırnaklıları bir grupta genelleştirmek zordur
fakat onların belirgin tıknaz tırnakları boynuz çerçeveli gözlük gibi bir şeyin
işlevini görür: herhangi bir şeye belirgin bir karışıklık eklerler ama yanlış
bir çerçeve kolaylıkla göze aşırı çarpar hale gelebilir.
Kalın Tırnaklılara
Örnekler: Clarendon, Rockwell, Courier, Lubalin Graph, Archor.
3-
Pısırık Olmayın: Belirleyici Zıtlığın İlkeleri
Pekala, şimdi yazı ailelerimizi ve her
birinin klasik örneklerini tanıyoruz. Şimdi ise onları nasıl karıştıracağımıza
ve uyduracağımıza karar vermemiz gerekiyor. Karıştırmak için iki yazıyı eklemek
istediğimiz noktaya ulaşırsak, şu basit kuralı izlemek her zaman iyidir: “ Ya hepten aynı kalsın, ya da tamamen
değişsin” Etkisiz, çoğalan çeşitlerden kaçının. Bu tasarımın genel
ilkesidir ve kurumsal adı ‘Yazışma ve
zıtlık’tır. Bu kuralı çalışırken
gözden geçirmenin en iyi yolu, son Avrupa seyahatinizden topladığınız tüm
bozuklukları almak ve onları masaya koymaktır. Eğer iki özdeş bozukluğu birbiri
ardına koyarsanız uyuştukları için iyi görünürler (Yazışma). Öte yandan Avrupa’dan topladığımız büyük bakır
bozukluklarının ardına bir on semtlik para koyarsak, bu da ilginç görünür çünkü
ikisi arasındaki zıtlıktan ötürü yeterli düzeyde farklı görünürler. Pek işe
yaramayan şey ise şudur: Eğer elimizdeki bozukluğu, yine aynı özelliklere sahip
başka bir ülkenin bozukluğunun yanına koyarsak yeterince farklı
görünmeyecektir. Bu durum huzursuz edici bir görsel ilişki oluşturur çünkü
sorun çıkarır. Yani benzer şeyler farklılık yaratmaz.
Bir tasarımda çoklu yazıyüzlerini birleştirdiğimizde
onların aynı anda rahatça var olmalarını isteriz, seyircinin dikkatini “Bunlar aynı mı değil mi” sorusuyla
dağıtmak istemeyiz. Yukarda tümünü listelediğimiz beş sınıflandırmanın
birisinde bulunan iki farklı yazı tipinden sakınarak işe başlayabiliriz. İki
geometrik tırnaksız: Franklin ve Helvetica. Tamamen birbirlerine benzemeseler
de, yeterince farklı da değillerdir. Ve bu nedenle ne burada oldukları
anlaşılır ne de orada…
Eğer Helvetica’yı bir
potada başka bir yazıtipi ile karıştıracak olursak; klasik eski tarz yazı tipi
olan Bembo’yu kullanmamız daha yerinde olacaktır. Helvetica ve Bembo sayfa
paylaşımında yeterli karşıtlığı oluşturmaktadır.
Ne yazık ki bu olay
yazı tipleri sadece çok farklı oldukları için seçmek kadar kolay değil. Şekerci
dükkanı tabelasındaki yazı tipinin ardına bir Garamond ya da Caslon
yerleştirmek herhangi bir tipografik uyum garanti etmez. Yukardaki Helvetica ve
Bembo örneğinde de olduğu gibi, iki yazı yüzünün birbirlerini neden
tamamladıklarının gerçek bir açıklaması yoktur. Onlar sadece olurlar.
Seçimimize rehber olacak bazı ilkeler istiyorsak şunlar olabilir: İki
yazıyüzünün ortak bir şeyi ya da tamamen farklılığı varsa daha iyi çalışır.
Paylaşılan bu yaygın oran görsel (benzer
x yüksekliği veya benzer ağırlıklar) veya kronolojik olabilir. Aynı
dönemdeki yazıyüzleri birlikte daha iyi çalışma olasılığına sahiptirler ve hele
ki aynı tasarımcı tarafından oluşturulurlarsa çok çok iyidir.
4-
Bir Çuval İncir Berbat Olabilir
“Şu güzel görünen
yazıyüzlerinden gına geldi, yeter!”, “Broşür tasarımım, elimdeki restoran
menüsü tasarımım ve yılbaşı kartlarım için bir şeylere ihtiyacım var” dediğinizi
duyar gibiyim. Burada belirtip de şu ana kadar tartıştığım tüm yazı yüzleri;
onu kullanarak tüm menü ve gazeteleri giyime uyarlayacak olursak her gün
giydiğimiz Levis’ları ayarlayabileceğiniz “ana
yazıyüzleridir”. Belirli aralıklarla başka kişiliklere bölünebilen bir
yazıtipine ihtiyaç vardır ve bu ihtiyaç bizi Comic Sans’tan tavşanlı
yazıtiplerin kadar her şeyi içeren tabela fontlarının bakir topraklarına
götürür. Tabela yazısı demek ‘önerilen dozajı aşma’ demenin başka bir
çeşididir. Tutumlu biçimde başlığa uygulanır, tabela fontları tasarıma yönelik
ihtiyaca uygun bir lezzet tadı verir ama fazla genişçe kullanılırsa sıcaklığını
hemencecik kaybedebilir.
Diğer Giyim benzerliği:
Yukardaki görselde
Aysel’in kemer takımı gayet uygun duruyor, çünkü kot pantolon pembe ile karşıt
tonlu rengine uyuyor. Ancak biz Aysel’i tutup da tamamen pembelere bularsak
sonunda aşağıdaki soytarı gibi bir sonuç elde ederiz.
Buna, yazının pembe
kemerli ilkesi adını verelim: Zengin karakterle kullanılan gösterişli
yazıyüzleri küçük miktarda oluşturulacak in iyi kullanımdır. Yanlış bir
düşünceyle havalı, gösterişli yazı karakterimizi tasarımımızdaki her bir metin parçasına
uygularsak, yazı karakterinin estetik görünümü hızlıca mahvolacağı gibi
tasarımımız okunması çok zor hale gelir.
Sokağımızın köşesindeki Çin lokantası
için bir menü tasarladığımızı varsayalım. Müşterimiz büyük ihtimalle “sho” gibi
bir asyalı tabela yazı karakteri kullanmamızı isteyecektir.
Şu ana kadar iyi: ama
ödüllü olan bu yazı tipi seçimimizi tüm menüye uyguladığımızda ne olduğuna bir
bakalım.
Bu kadar yeter. Şimdi
de yazıları daha normal bir şeylerle değiştirmeyi deneyelim.
Böyle daha iyi.
5-
Beşinci
Kural: “Kurallar Yoktur
Sahiden
de öyle. Yeterince sert baktığınızda okunması tamamen zor bir tabela yazısıyla
meydana gelmiş bir menü göreceksiniz. Ya da iki Geometrik Sans yazı
karakterinin sayfada güzelce uymasından meydana gelmiş olanı göreceksiniz, (Aslında bunu haftada sadece bir projede
denedim ve işime yaradığı için şaşırdım). Tıpkı sabahları nasıl giyinmemiz
gerektiğiyle ilgili kuralların olmadığı gibi, bir yazıyı nasıl kullanacağımızla
ilgili de değişmez kurallar yoktur, yalnızca eğilimler vardır. Sırf ne olacak
diye her şey denenmeye değerdir – hatta Cadılar Bayramı kıyafetinizi ciddi bir
davete giymek bile.
Sonuç
Umut vericidir ki; bu beş ilke, yazıyı
nasıl seçip, kullanıp, karıştıracağınıza dair bazı rehberliklerde bulunmuştur.
En sonunda, yazıyüzü seçmek anlayış sezgi ve beceri ile uygulamanın birleşimini
gerektirmektedir. Tüm farklı yazı tipleri ile bugünlere eriştik. Yakınlarda
aldığım en iyi yazı tipi önerisi ilk tipografi öğretmenimden geldi: Sevdiğin bir yazıtipini seç ve diğerlerini
hariç tutarak onu aylar boyunca tekrar ve tekrar kullan.
Kaynak: http://www.smashingmagazine.com/2010/12/14/what-font-should-i-use-five-principles-for-choosing-and-using-typefaces/
Yorumlar
Yorum Gönder